Vivasan Asia

Sağlığımızı tehdit eden tehlikeli hastalıklarda eterik yağların kullanımı

Sağlığımızı tehdit eden tehlikeli hastalıklarda eterik yağların kullanımı

Kanser dediğimiz insan vücudundaki tüm dokularda kendini gösterebilen kötü huylu tümörlerin, beslenmeyi kontrol ederek bazı doğal anti bakteriyel, anti paraziter, anti virütik bitkilerle tedavisi kadim zamanlardan beri anlatılmaktadır. Özellikle Sanskrit yazıtlar, İbni Sina’nın tecrübelerini anlatan eserlerde, Avusturalya yerlilerinin doğal bitkisel iksirleri, tümör tedavilerinin çok eskilerde de başarılı bir şekilde kullanıldığını göstermektedir.

Bunlar arasında en ilgi çekici olanlardan, Üç bitki ve bunların Eterik yağlarının bazı kombine kullanışları ilgi çekicidir.

Hint tütsüsü yağı (incens India), kullanımı ve tümöral gelişmelerdeki önleyici etkileri, keza Avusturalya ve Yeni Zelanda’ da yetişen Kanuka ve Manuka bitkilerinin özlerinden yapılan ÇAY AĞACI YAĞI: Tea tree oil, ayrıca kekik bitkisinin (Thyme) konsantre yağının tümöral gelişmeleri önlemedeki rolü.

Bilinen bir kanser gelişimindeki mikroorganizmaların etkili olduğu gerçeğine değinmektedir.

Çünkü bu bitkisel ürünler; anti virütik, anti bakteriyel ve anti paraziter etkileri ile tanınırlar ve asırlardır tedavi ve koruma amaçlı kullanılmışlardır.

Kekik yağı güçlü bir anti paraziter ajandır. Sadece kekik yağını derin derin koklayan bir annenin kucağındaki çocuğun barsak parazitlerinin aniden çocuğun alt bezine dökülmesi inanılmaz bir olaydır.  Yine kekik Eterik yağı ile buhurdanlık yanında nefes eksersizleri yapan kişinin odada dolaşan köpeğinin parazit dökmesi gibi benzeri olaylar sıklıkla yaşanmaktadır. Kekik yağının taşıyıcı bir yağla (zeytin yağı, çörekotu yağı) oral kullanımı en emin anti paraziter tedavi sayılır. Bilinen kimyasal anti paraziter ilaçların uzun kullanımlardaki toksik karaciğer etkileri hiç de küçümsenecek gibi değildirler.

Çay ağacı yağı (Tea tree oil), günümüzde bilinen en etkili oral antibakteriyel ajanlardan daha güçlü ve geniş spektrum a sahiptir. Lokal kullanımı kadar taşıyıcı bir yağla oral kullanımı da her zaman tavsiye edilir. Burada unutulmaması gereken şey etkili maddenin Kanuka ve Manuka bitkilerinin özü oluşudur. Yoksa bizim tanıdığımız (Tea sinensis) çay bitkisi ile alakası yoktur. Çay ağacı denmesinin sebebi Avusturalya yerlilerinin farklı bir ağaçtan elde ettikleri yapraklarını çay gibi kullanıp sıcak içtikleri bir çay türü. Bu çay ağacı ve ayrıca gene aynı yörede kullanılan KANUKA ve MANUKA bitkileri özleri karışımından elde edilen çay ağacı yağı, esas etkili iksir kabul edilir. Geniş lokal kullanım alanlarına birkaç örnek verecek olursak; Ergenlik sivilcelerinin kesin ve kısa sürede yok edilmesi, enfekte yaraların tedavisi, Ameliyat yaralarının enfeksiyondan korumak amacı ile proflaktik olarak pansumanlarda kullanımı (Benim bir cerrah olarak yaklaşık 10 senenin üzerindeki şahsi deneyimim),

Diş apselerinin acil tedavilerinde (hem lokal hem de oral kullanım), genital akıntılı problemlerin çözümünde ozonoid jellerle (taşıyıcı) birlikte kullanımları son zamanların aktüel tedavileri arasındadır.

Sonuç olarak; kötü huylu tümöral gelişimlerin nedenleri arasında en çok mikroorganizmalar sorumluysa onlara karşı yeni bir strateji oluşturalım. Yani sağlıklı insan hücresini etkileyerek, onu normal dışı bir formasyona uğratıp süratli çoğalarak hacim arttırıp tümör oluşmasını temelden önleyebileceğimiz bir tedbir alıp ve devamında mücadeleye başlayalım. Elimizdeki şimdilik dört ürünü değerlendirerek etkili mikroorganizmaları elimine edelim.

Nedir bunlar?

1: Hint tütsüsü yağı

2: Çay ağacı yağı

3: Kekik yağı

4: Greyfurt çekirdeği ekstresi

Hint tütsüsü bitkisini ve yağını eski Hindistan’da her tür kist ve tümor tedavisinde kullanırlarmış günümüz araştırmalarında anti paraziter ve anti mikrobik olduğu saptanmış ayrıca enflamasyon giderici, psikolojik stabilizasyon özelliği sayesinde bağışıklık güçlendirici olduğu anlaşılmıştır.

Çay ağacı yağının muhteşem anti bakteriyel katkısı bilinmekte olup, uzun araştırmalar sonucu meme kistleri tiroid kistleri, uterus ve ovaryum kistlerinde kesin tedavilerin hiç de seyrek olmadığı saptanmıştır.

Kekik ve kekik eterik yağının düzenli kullanılması parazitsiz bir hayat olarak algılanabilir. Parazitler sadece bağırsak kurtları olarak algılanmamalıdır. Tek hücreli ya da mite (bir tür mikrop kene) denilen hayvan, tüy e kıllarında bulunan parazitlere kadar yüzlerce tip formları mevcuttur. Bunların en büyük ortak özellikleri yaşamak ve çoğalmak için canlılara ihtiyaçları oldukları ve ortak metabolizma benzerlikleridir. Kekik bitkisinin özellikle konsantre uçucu yağının özel frekansı bu organizmanın yaşam şansını tamamen elinden alır.

Gelelim greyfurt çekirdeği ekstresine; Bilinen en güçlü Anti virütik etkisi, kötü huylu tümor tedavisinde, anti kanserojen tanımıyla önceden tanımladığımız üç maddeye saç ayağı olarak tüm mikro organizmalara karşı silah kombinasyonu olacaktır.

Eğer parazit tanımına uyan mantarı da mikro organizma safına alırsak, candida gibi mantarların kanser nedeni olduğunun ispatlandığı şu devirde kuru karanfil ve de karanfil yağını mücadelede saç ayağına eklemekte hiçbir mahsur görmüyorum.

Kanser hastalarının genelde hayatlarını kaybetmelerinin en sık nedenleri arasında yapılan kemoterapi komplikasyonları yer almaktadır. Bu ağır tedavilerin genel metabolizma ve karaciğer üzerindeki toksik etkilerinin yanı sıra bağışıklığa olan olumsuz etkileri bilinmektedir. Ayrıca anti kanserojen kimyasalların, yüksek anti paraziter ve anti mikrobik etkileri pozitif yararlı etkilerinin temeli hakkında bizlere bir şeyler hatırlatmaktadır…

Acaba attığımız taş, ürkütüp kaçırdığımız kuşlara değiyor mu?

Yağların ve kullanımlarının detayları ile ilgili sorularınızı lütfen sitemizde paylaşın cevaplandıralım.

Sevgi ile kalın.

Dr. Mustafa Rıza ÖZBEK