Vivasan Asia

Eterik yağların sağlık problemlerimizde iyileştirici ve koruyucu etkileri

Eterik yağların sağlık problemlerimizde iyileştirici ve koruyucu etkileri:

ETERİK YAĞLAR

Bitkilerin farklı kesimlerinin konsantre edilmek suretiyle özlerinin, ana kimyasal yapıları korunarak uçucu yağ haline getirilmiş şekilleridir. 
Bitkilerin farklı şekillerde insanların hayatlarındaki rolü asırlardır bilinmektedir.
Beslenme, tedavi etme ana kullanım şekillerinin yanı sıra, daha birçok konuda hayatımızda olmazsa olmazlar arasındadırlar (giyim, inşaat, günlük kullanılan araç gereçler gibi).


Eterik yağ olarak bitkilerin kullanılabilmesi için çok yüksek miktarlarda çiçek, yaprak ve kök gibi kısımlarına ihtiyaç duyulur. Örneğin bir gram gerçek eterik nane yağı için onlarca kilo yaprağa ihtiyaç duyulur.
Yağın süper konsantre içeriğinin yanı sıra, Etkili içeriğinin FREKANSININ İnsan organizmasında yapmış olduğu değişiklikler önemlidir.


Yağların organizmamıza etkisini;
Değişik uygulama şekillerine göre anlayabiliriz.
Eterik yağların gerek beş duyumuza gerekse madde olarak vücuda etkisi çok eski zamanlardan beri bilinir ve oldukça önemlidir. Birkaç örnekle açıklamak gerekirse; Lavanta eterik yağının sedatif yani sakinleştirici özelliği koklama işlevi sırasında burun mukozasındaki reseptörlerce algılanması ile başlar. Yağın frekansının algılanıp merkezi sinir sistemine iletilmesi ile birlikte, bazı nöro hormon dediğimiz maddelerin salgılanması ile Anti-stres, Relaksasyon etkilerini görürüz. Uyku sorunlarının giderilmesinde yatak odasında çalışan nebulatör suyuna 5-6 damla lavanta yağı ilavesi özellikle tavsiye edilir. Gene çocukların hiper aktivite ve uykusuzluk problemlerinde yastığa damlatılacak birkaç damla lavanta yağı oldukça etkili olacaktır.

Nörovejetatif sorunlarımızdan olan Mide asidi artışıyla karakterize problemlerde, Spastik kolon gibi hastalıklarda, bazı alerjik ürtiker (kaşıntılı deri problemleri) vakalarında ana etken, strese bağlı sinir organ ilişkileri bozukluğu olacağından sinirsel komponenti lavanta ile çözerek problemi çözmek hiç de seyrek bir yaklaşım değildir. Burada Etkiyi herhangi bir kimyasal sedatif ile karşılaştıra bilirsiniz .Ancak ilaçların uzun kullanımlardaki uyuşturucu, toksik, bağımlılık problemlerini düşünecek olursanız elimizdeki bitkisel konsantrenin ne denli masum ve faydalı bir ürün olduğunu anlarsınız.
 Günümüzde aktüel olan salgınlara neden olan bazı virüs ve bakteri kombinasyonlarının hastalık oluşturma nedenleri bağışıklık sisteminin zayıflığıdır.
Bağışıklığı yıkan, sıfırlayan nedenler arasında hepimizin bildiği üzere kemoterapi zorunluluğu , kronik sistemik  hastalıklar (şeker hastalığı , ileri romatizmal hastalıklar gibi), kortizon gibi ilaçların sürekli kullanımı akla gelir . Ancak bütün bunlar kadar önemli olan; sinir sistemimizin baskı altında olması, üzüntü, aşırı heyecanlı karakter taşımak, sürekli kızgınlık hali, kıskançlık, endişeler, agresif bir ruh halinde olmak bağışıklığımızı en çok düşüren sebeplerdendir. Şu günlerde yaşadıklarımız , alışılagelmiş yaşamımızdan uzaklaşmamız  psikolojimizi düzenleyen sosyal ilişkilerdeki kısıtlamalar, bazı bilimsel tecrübelere ve mantık sınırlarına uymayan kurallar , mecburen yaşadığımız  görsel , yazılı , sosyal medyayla olan ilişkilerimizdeki yoğunluk, insanoğlunun
gelişmesini sağlıklı yaşamasını, düşünen farkında, vicdanlı bireyler olmasını, istemeyen güçlerce yönetilmeye çalışılmakta olması, oldukça yüksek bir olasılık olarak görülmektedir.
 Örneğin hiç bir dönemde olmadığı kadar insanları, olumsuz, dramatik üzücü olay haberleriyle etkilemek ve bunları çok sık tekrarlar ile etkili kılmak bizlere hiçte yabancı değil. Sıklıkla dramatize edilerek sunulan şehit haberleri, trafik kazaları ve kayıpların abartılı aktarımları hiç de yabancı olmadığımız bir durum.
Tuzu biberi ile tanımlayabileceğimiz salgın haberleri ve kayıplar üzerinde tutulan tabiri caizse çetele, biz insanları üzen, endişeye düşüren, sinirleri bozup strese sokan yeni bir durum…


Bu durumda bağışıklığımız dip yaptırabilecek bir tehlike. Bırakın virüsleri en basit bakteri bile normalde bağışıklık güçlerimizce hemen tanınıp yok edilebilecek iken yerleşip çoğalıp hastalık yapabilecektir ve yapmaktadır.


Antivirütikler, antibiyotikler, ateş düşürücüler ile mücadeleye başlamadan önce sinir sistemimizi stabil hale getirmek, önce bilinçli, farkında bir birey olarak organizmaya zarar vermeden lavanta ve kimyasal olmayan benzeri bazı ürünleri sürekli kullanarak, yaşam frekansımızı yükseltip, herkesten bir adım önde olabiliriz.

Umarım bugün sizlerle eterik yağlardan birinin pek farkında olmadığımız etkileri konusunda bilgi aktarımı yapabildim.

Sonraki paylaşımlarımda diğer yağlar ve sağlığımıza olan değişik etkileri konularına değinme dileğiyle.

Dr M.R ÖZBEK